Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tekinsiz Vazife-Final

DİRİLİŞ Davut Çelebi kendine geldiğinde derin bir sessizlik hakimdi ortama. Yukarıdaki deliklerden içeriye süzülen ışık farklıydı artık. Gün ışığı değildi ama oldukça parlaktı. ‘Dolunay olmalı.’ dedi kendi kendine. Önceki dövüşten açılan yarası iyice açılmış hayli kan kaybetmişti. İlk iş olarak kuşağından çıkardığı ufak bir kutuyu önüne açtı. İçinden ufak bir şişe alarak içindeki renksiz sıvıyı yarasının üzerine döktü. Canının acısından dudaklarını ısırarak temizledi yarasını. Aynı kutudan çıkarmış olduğu iğne ve iplikle yarasını diktikten sonra etrafına göz atmak için ayağa kalktı. Kendisiyle birlikte etrafa saçılan parçaları incelediğinde bunların hayli değerli mücevherler olduğunu gördü. ‘Heykelin bulunduğu tümsek aslında Abası’nın hazinesini gizlediği yermiş’ diye geçirdi aklından. Rıza’nın sesi soluğu çıkmıyordu. Onu son bıraktığı yere doğru gittiğinde yerde yanan mumlar dikkatini çekti. Çolak Rıza nereden bulmuşsa bir sürü otu daire şeklinde dizip yakmış, oluşturduğu dair

Tekinsiz Vazife-14

ABASI Rıza’nın geri çekilmesiyle diğer üçü hareketsiz kayanın üzerinde oturmakta olan kıza baktılar. Handan kafasını çevirip onlara doğru baktığında onlar da bir terslik olduğunu fark etti. Sapsarı gözleri karanlıkta parlıyordu. Davut Kosovalı Deli Hamza’nın dahi anca güç yetirebildiği kızın gücünün farkındaydı. Derhal zembereği kurup ona doğru nişan aldı. Handan karşıdan gelen bu tehdit üzerine sivri dişlerini gösterip hırladığında diğer ikisi de karşılarındaki tehlikeyi kestirip kılıçlarına sarıldılar. Rıza’nın engel olmak için elini tutmasına rağmen Davut atışını yapmıştı. Ok zemberekten çıkıp hedefini bulana dek kurdun değişimi tamamlanmıştı. Omzuna saplanan okun acısıyla uluyan yaratık bir hışımla karşısındakilerin içine daldı. İlk başta İsrafil’i bir pençe darbesiyle uzağa savurdu. Yediği pençenin etkisiyle baygın şekilde tümseklerden birinin üzerine düştü İsrafil. Davut mesafeyi koruyup ok atışları yapıyor fakat hedefini bulan oklar kurdu daha da kızdırmaktan başka bir işe

Tekinsiz Vazife-13

HORTLAK “-Hortlakların kafalarını parçalayın yoksa durduramazsınız!” Cadıcı’nın bağırışıyla cengaverler karşılarına gelen yaratıkların kafalarına hedef almaya başlamışlardı. Hedefini bulan her darbeyle kanı çekilmiş cenazelerden etrafa çürümüş et ve kemik parçaları savruluyordu. Yığılan cesetlerden neredeyse adım atılacak yer kalmamıştı fakat hortlaklar kırılan kapıdan hala ağır ağır gelmeye devam ediyorlardı.   Sanki cehennemin kapısı açılmış da içinde acı çeken ne kadar adem oğlu varsa dışarı çıkıyordu. Hamza bozdoğanıyla gelenin kafasını ezmekteyken yerdeki bel hizasından ortadan ikiye bölünmüş hortlaklardan biri ayağına sarıldı. Dev cüsseli adamın ayağını kaldırıp indirmesiyle cesedin kafası paramparça olmuştu. Bostancı karşısına gelene birer satır gibi kullandığı çifte yatağanıyla öyle darbeler indiriyordu ki kiminin iman tahtasına kadar ikiye bölüyordu. Bereket yaratıklar ağır ağır geliyordu da içeridekilerin iyice azaldığına inanan Çelebi Davut zembereği kurdu. Artık d