-“Hristo! Hristo uyansana
tembel herif!”
-“Ne bağırıyorsun sabahın
köründe manyak karı!”
-“Uyan diyorum Hristo!
Stefan yok!”
-”Markos’un bahçeye
dadanmıştır gene, eriğe. Çıkar ortaya.”
-“Baktım Hristo her
yere baktım. Maria’nın Niko da yok ortada. N’olur uyan Hristo!”
-“Tamam be kadın
kalkıyorum! O oğlanı bulursam bacaklarını kıracağım!”
-“Bir de Hristo...
Gabriyel de ortada yok.”
......
Bir kaç saat sonra
eli sopalı bir sürü insan kasaba meydanında subaşının etrafını çevirmiş
tehditler savuruyorlardı. Zayıf, uzun boylu subaşı, kırkının üzerindeydi. “En
azından artık elimizde bir isim var.” diye geçirdi içinden. “Uşak Gabriel!
Zaten uşaktan başka kim olacaktı ki. Alacağın olsun Gabriyel! Durdun, durdun da
böyle bir zamanda aklına geldi çocuk kaçırmak. Sahi, o kadar yıl bekledi de
niye şimdi kaçırdı çocukları bu herif? Aman, hele bir yakalayıp öldürelim de
hayırlısıyla, sonra nasıl olsa anlarız. Valinin kulağına gitmeden bu işi çözmek
lazım. Ordu Erzincan tarafından dönmedi devlet erkanının sinirleri gergin.”
-“Çocuklarımızı
istiyoruz, Subaşı! Daha kaç çocuk kaybolacak?”
-“Efendiler! Bu işin
peşine bizzat ben düşeceğim. Kimsenin bir kuşkusu olmasın. Yakalayacağız o
Gabriyel denen köpeği!”
-“Bu gelen o değil
mi?” Kalabalığın dikkati aniden yolun öbür tarafından yaklaşmakta olan adama
çevrildi. 30 yaşlarında kısa boylu, şişman, sarı saçlarının tepesi dökülmüş,
geceliğiyle yürüyen bu adam Hristo’nun uşağı Gabriyel’den başkası değildi.
Kimliğinden emin olur olmaz bir karmaşa çıktı. Eli sopalı onlarca adam Gabriyel’e
doğru yöneldi. Fazla aramasına gerek kalmamasına memnun olan Subaşı da hemen
iki askerini suçluyu yakalaması için gönderdi. Askerler erken davranıp yakaladı
fakat kalabalığın durmaya niyeti yok gibiydi. Bir anda öfkeli kalabalığın önüne
biri çıktı. Dev cüssesiyle civarda Kara kadı diye anılan Molla İbrahim kendini
öfkeli kalabalığın önüne atmıştı.
50 yaşının üzerinde,
iri yarı bir adam olan kadı efendi, civarda Kara kadı diye nam salmıştı. Artık
kırlaşmış kara sakalı, heybetine heybet katıyordu. Hakkında türlü türlü
efsaneler, rivayetler anlatılırdı. Adaletine o denli güvenilirdi ki; gerekirse
Sultan’ı bile çekinmeden falakaya yatırabileceğini iddia edenler vardı. “İnsanın gözüne
baktı mıydı kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu şıp diye anlar.” derlerdi.
-“Çekil aradan kadı
efendi. Bu herif çocuklarımızı kaçırdı!”
-“Durun hele
efendiler! Bu sizin değil devletin yapacağı iştir. Ne gerekiyorsa biz
yapacağız.”
-“Molla İbrahim
doğru söylüyor. Biz öldürürüz onu siz çekilin.” Suçlu yakalanmış subaşının
keyfi yerine gelmişti. Molla İbrahim’in kendisine dönen kartal bakışları,
tebessümüne gölge düşürdü.
-“Sen de acele etme
Mansur Bey! Ahali! Eğer isteğiniz buysa, bu adamcağızı size vereyim. Fakat
yarın bir çocuk daha kaybolursa, bir masumun canına kıymanın vicdan azabına
dayanabilecek misiniz? Biraz makul olun, çocuk kaçırmaya çıkmış adam üzerinde
geceliğiyle mi çıkar?”
-“Nerdeydi o zaman
bu saate kadar?” Kalabalığın öfkesi henüz dinmiş değildi.
-“Efendiler! Gabriyel’i
bu gece misafir edelim. Eğer bu gece kimsenin çocuğu kaybolmazsa yarın gönül
rahatlığıyla asabiliriz.” Subaşının bu sözlerinden sonra insanlar başlarını
eğip durumu kabullendiler.
Kalabalık yavaş
yavaş dağılmaya başladığında ikindi ezanı okunuyordu. Subaşı askerlerine döndü:
-“Gabriyel’i
karakola götürün. Biraz kendine gelsin. Namazdan sonra kadı efendiyle birlikte
gelip sorgusuna başlarız.”
-“Emriniz baş
üstüne. Al bunu, al, al, al!”
arkası yarınnnn " olmuyor ama böyle "
YanıtlaSilBölmesem çok uzun oluyor funda. Blog ayıracı olsa böyle sıkıldığında bıraktığın yerden devam edebilsen bölmeyecem de... imkanlar kısıtlı... :)
Silhımm anladım ama gene sorun var:) blog arşiv roll'unu yukarıda biryerlere almalısın yazının yanında biryerlerde olabilir. Hikayeleri sırasız yazdığın için :) nedeni de şudurki:) tekinsiz vazife 2 başlığını gördüm ama okumadan önce başlığı görünce acaba ben bunun birincisini okumuş muydum ki diye fikirleştim kendimle,sonra bunun arşiv listesi nerde diye aranmaya başladım sonra saolasın sayfa sonuna koymuşsun :) şuan totalde 4 taneyazı olsa da ilerleyen zamanlardan okuyucunun daha rahat olabilmesi için bunu yapabilirsin:)Tekinsiz Vazife2 yi henüz okumadım ama şimdiden klavyene sağlık:)
YanıtlaSilDoğru söylüyosun aslında evet... Buna göre bir düzenleme yapayım ben bu akşam.
SilTeşekkür ederim eleştiri için:)
al bunu al al al :D
YanıtlaSil